Yağmurdan sonraki toprak kokusu olacak havada. Seninle gökkuşağının altından geçeceğim. Seni yağmurdan sonra sevecegim.. Ve seni sevdiğimi kimseye söylemeyeceğim.. Belki bu dünya gözüyle gördüğüm son yağmur olacak.. Islak kaldırımlarda sırılsıklam yürüyeceğim.. Ben seni yağmurdan sonra seveceğim.
Bizim orda yıldız kaydığı zaman biri öldü derler. Sizin ordaysa dilekleriniz kabul olur. Yani anliyacağın güzelim sizin dileklerinizin kabul olması için bizden birinin ölmesi lazim.
Kavgayı bir ağacın yaprağına yazmak isterdim, sonbahar gelsın, yaprak kurusun diye. Öfkeyi bir bulutun üstüne yazmak isterdim, yagmur yağsın, bulut yok olsun diye. Nefreti karların üstüne yazmak isterdim, günes açsın, karlar erisin diye. Ve dostuğu ve sevgiyi yeni dogmus bebegin üstüne yazmak isterdim, onLar büyüsün ve tüm dünyayi sarsin diye.
Gözlerin gökte olsaydı, yıldızlar da senin yüzünde. Utandırırdı yıldızları yanaklarının parlaklığı, tıpkı gün ışığının kandili utandırdığı gibi.
Dostlar ırmak gibidir, kiminin suyu az, kiminin çok. Kiminde ellerin ıslanır, yalnızca kiminde ruhun yıkanır boydan boya.
Yıldız kümelerini ilk kefedip ad veren aşıklardır.
Sen dünyaya sürgün bir meleksin ve ben seni o kadar çok sevecegim ki bir daha cennetine dönemeyeceksin.
Gerçek sevgi kötülük gördüğünde azalmayıp iyilik gördüğünde artmayandır.
Sesini duysam da her an yüzünü görmek gibi degil, özlediğimi bil her an hiçbir sey seni sevmek degil.
Yatağını gül yapraklarıyla rüyalarını papatyalarla süsledim. Üzerini sevgimle örttüm tüm kabuslarini da ben aldim ki sen rahat uyu Bitanem.
Aşkım yatağın, sevgim yorganın, yüregim yastığın olsun iyi uyu Bitanem.
Sen seni seveni görmeyecek kadar körsen, o da sana sevgisini söylemeyecek kadar gururludur.
Sesin gökyüzüne akan ulu bir çavlan. Susma, zamanın durağı yok. Yok tarihin molası. Bırak sesin gökyüzüne aksın, yıkasın yıldızları. Kapama şarkını, şarkını kapama, durma öyle kendine uzak.
Yüreğim hafif ıslaktır benim kuytu köselerde ağlamaktan ve rengi hafif uçuktur kurusun diye kaç kez güneşe asmaktan.
Bir yağmur damlası seni seviyorum anlamını taşısaydı ve sen bana seni ne kadar sevdiğimi soracak olsaydın inan ki Birtanem her gün yağmur yağardı.
Seni unutmak için and içtim. Gözlerin geldi aklima vazgeçtim.
Hadi uyandır beni, söyle gördüğüm zamansız düş mü? Hadi git uzaklaş yokluğuna inandır beni gerçekten yoruldum her bulduğum yerde seni kaybetmekten.
Gözlerin nehir, kirpiklerin köprü olsa ben üzerinden geçerken ipler kopsa ve düştüğüm yer dudakların olsa.
Ne seni unutmak gibi bir çabam var içimde, ne de aşkımı körükleyen bir rüzgar. Ne seni görmeden durabilecek kadar güçlüyüm ne de görmeye dayanacak kadar kalbim var.
Gözlerin gözlerime değdiğinde felaket olurdu ben hep ağlardım.
En sevdiğin bile seni anlamıyorsa, senden ve sevdadan uzaksa eğer, üzülme Küçüğüm. Sevmek öylesine güzeldir ki; seveni yüceltir, sevileni değil. Seni anlatamıyorsa sözlerin, gözlerinde anlamsız kalıyorsa renkler, sen yine de sev güzelim. Unutma ki dağlar ve tepeler yüce olmasına yücedir, fakat yüce olan tek sey sevebilen yürektir.
Yanağina düşen kar tanesi eriyip dudaklarına indiğinde ve o bir damla serinliği biriyle paylaşmak istediğinde yüzünü rüzgara dön oradayım.
Artık bulutlara yazıyorum hasretimi yağmur yağınca anlarşın seni ne çok özlediğimi!
Bana öyle bir mektup yazki sevgilim açar açmaz duyayım kökünü sevda eşsin başak saçlarında sesin yüzümü rüzgarla bulsun bana öyle bir mektup yazki sevgilim gelsin beni en köyü zulamda bulsun ve öyle bir mektup yazki varşın ölümüm olsun.
Hasretin öldürdü beni ! Şimdi geceler çaresiz, geceler sensiz, bir öpüşten daha sıcak şimdi yağmur damlası gelip konar dudaklarıma sessiz. Şöylemiş miydim hasretin öldürdü beni hıç sebepsiz.
Uçurumun kenarında da olsan sırf hayata gıcıklık olsun diye gülümse.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder